bugün
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi15
- icardi1905 adamdır11
- anın görüntüsü17
- insan olmaya ceyrek kala13
- türklerin çok kolay devlet kurması18
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı13
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor8
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek17
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı11
- sık sık aldığınız iltifatlar8
- nervio10
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz8
- maca sekiz10
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri32
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- mühendis erkeklerin genel özellikleri16
- en obez özelliğiniz19
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması15
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- icardi190518
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak10
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
- mesajın altlarda kalmış kusura bakma diyen kadın10
- arkadaşlar bu alınır mı8
- buluşunca sürekli derslerden konuşan erkek8
- bu başlıkta konya'yı övüyoruz16
entry'ler (14)
pokeimam serzenişi. pişmanlık dolu ağıtımsı türkü. sözler olmadan müziğin ne kadar etkili olabildiğini gözler önüne seren güzide eser.
fıçuww fıçuuww diye kırmızı lazer ışıkları saçıp, koskoca pokumanları içine alabilen süper teknoloji ürünü. bi gün satışa çıtığında, içine hapsedebileceğim çok insan tanıyorum. canım sıkılınca da seçicem ne güzel. seni seçtim nazimeee! vıdı vıdı saldırısı. hiyaaa!
kimi zaman çok kolay, kimi zaman çok zor.
hani olur ya bi gün sevginiz depreşir, tüm romantik yönlerinizi yanınıza alıp çalarsınız kapısını. ihtimaller burada başlar işte. karşınızdaki bir kadındır. duyguları ve mantığını bir arada kullanmayı çoğunlukla beceremeyen, dünyanın en büyük nimetlerinden biri...
bi bakarsınız suratı asık, hemen sorarsınız neler olduğunu öğrenmek için. tutup der ki "mario'da 4.bölümde takıldım kaldım". hafifçe gülümseyip içeri girersiniz. ceketinizi çıkartıp asarsınız. yürümekten yorgun düşmüş bacaklarınızı artık kullanmamak ve onlara hiç yük olmayıp dinlenmek için, hiç esnemeden, pat diye atarsınız vücudunuzu koltuğa. gülümseyerek gelir yanınıza. büyük bir içtenlikle sarılıp öpersiniz. beklersiniz ki o da anlasın hislerinizi. sevginizin depreştiğinin farkına varsın da ona göre karşılık versin. çok beklersiniz. çünkü onun zihninde hala mario'nun 4.bölümünün ne kadar zor olduğu düşünceleri dolaşmaktadır. karşlık alamayınca tedirgin olup sorarsınız tekrar neler olduğunu. klasik cevap gelir "yok bi şey."
aslında var. anlıyorsunuz. neden duygularını belirtmediğini düşünür, kurup kuruşturursunuz. sevgisi mi azaldı, bi şey mi yaptım, yanlış mı anladı beni, yoksa?. yok yok yapmaz öyle bi şey. biraz sabredip, kendinizi telkinlerinizle avutmaya çalışırsınız. o hala aynı soğukluktadır. dayanamayıp hafif sinirlenerek ve sesinizi yükselterek sorarsınız "ne oluyor" diye. kalkar gider. şaşırıp kalırsınız. mantık bulmaya çalışırsınız fakat bilmez misiniz ki bir kadını erkek mantığıyla ele almak ne büyük aptallıktır? gidersiniz arkasından hızlı adımlarla. "yapma" dersiniz. ya özür diler, ya da kızar.
bilemezsiniz ki. ne yapacağınıza karar veremezsiniz ki. onu biraz yalnız bırakıp içerideki koltuğa dönersiniz. gelir yanınıza, sarılır, ağlar. öpersiniz yine ağlar. başlarsınız hemen onu destekleyici cümleleri sarfetmeye. biraz da olsa işe yarar. susar kadın. keser ağlamayı. sonra açılır kadın. artık heyecanlanamadığını, sizi çok sevdiğini fakat eskisi gibi olamadığını, artık yenilik aradığını, sizin onu bırakmanızdan ne kadar çok korktuğunu anlatır durur. yine başlar ağlamaya.
derin bir çıkmaza doğru sürüklendiğinin farkındadır. elleri kolları bağlanmış, kendini kocaman bir çukurun içindeymiş gibi görür. o an farkedersiniz, ilişkiler bir gün bitmeye mahkumdur. o karşınızdaki kadın ne kadar mükemmel olursa olsun, tüm alışkanlıklarınızın onunla beraber değiştiğini bir kenara koyup, üzülmeden nasıl ayrılabileceğinizi ya da ilişkinin can çekişen halini nasıl diriltebileceğinizi düşünür durursunuz.
o yarım saat önceki romantik halinizden eser yoktur. düşünmek istersiniz. yalnız kalıp, onun ağlayışlarını duymadan, sakince bir odaya kapanıp düşünmek istersiniz. o hep ağlar. gidip kocaman bir milka alıp üzerine kurdale bağlarsınız, sarılıp öper, çikolatasını verirsiniz, bi an mutlu olup gülümser, lakin pek uzun sürmeyecektir. o da bunun farkındadır. kötü düşünceler bir anda aklını ele geçirir, yine o kaybetme korkusu gelir ve başlar tekrar ağlamaya. kadın böyledir. siz onun dünyasına müdahale edemezsiniz. o sizin davranışlarınızı değerlendirip koskoca iki insanın dünyasını tersdüz eder. hem iyi eder, hem kötü eder.
hani olur ya bi gün sevginiz depreşir, tüm romantik yönlerinizi yanınıza alıp çalarsınız kapısını. ihtimaller burada başlar işte. karşınızdaki bir kadındır. duyguları ve mantığını bir arada kullanmayı çoğunlukla beceremeyen, dünyanın en büyük nimetlerinden biri...
bi bakarsınız suratı asık, hemen sorarsınız neler olduğunu öğrenmek için. tutup der ki "mario'da 4.bölümde takıldım kaldım". hafifçe gülümseyip içeri girersiniz. ceketinizi çıkartıp asarsınız. yürümekten yorgun düşmüş bacaklarınızı artık kullanmamak ve onlara hiç yük olmayıp dinlenmek için, hiç esnemeden, pat diye atarsınız vücudunuzu koltuğa. gülümseyerek gelir yanınıza. büyük bir içtenlikle sarılıp öpersiniz. beklersiniz ki o da anlasın hislerinizi. sevginizin depreştiğinin farkına varsın da ona göre karşılık versin. çok beklersiniz. çünkü onun zihninde hala mario'nun 4.bölümünün ne kadar zor olduğu düşünceleri dolaşmaktadır. karşlık alamayınca tedirgin olup sorarsınız tekrar neler olduğunu. klasik cevap gelir "yok bi şey."
aslında var. anlıyorsunuz. neden duygularını belirtmediğini düşünür, kurup kuruşturursunuz. sevgisi mi azaldı, bi şey mi yaptım, yanlış mı anladı beni, yoksa?. yok yok yapmaz öyle bi şey. biraz sabredip, kendinizi telkinlerinizle avutmaya çalışırsınız. o hala aynı soğukluktadır. dayanamayıp hafif sinirlenerek ve sesinizi yükselterek sorarsınız "ne oluyor" diye. kalkar gider. şaşırıp kalırsınız. mantık bulmaya çalışırsınız fakat bilmez misiniz ki bir kadını erkek mantığıyla ele almak ne büyük aptallıktır? gidersiniz arkasından hızlı adımlarla. "yapma" dersiniz. ya özür diler, ya da kızar.
bilemezsiniz ki. ne yapacağınıza karar veremezsiniz ki. onu biraz yalnız bırakıp içerideki koltuğa dönersiniz. gelir yanınıza, sarılır, ağlar. öpersiniz yine ağlar. başlarsınız hemen onu destekleyici cümleleri sarfetmeye. biraz da olsa işe yarar. susar kadın. keser ağlamayı. sonra açılır kadın. artık heyecanlanamadığını, sizi çok sevdiğini fakat eskisi gibi olamadığını, artık yenilik aradığını, sizin onu bırakmanızdan ne kadar çok korktuğunu anlatır durur. yine başlar ağlamaya.
derin bir çıkmaza doğru sürüklendiğinin farkındadır. elleri kolları bağlanmış, kendini kocaman bir çukurun içindeymiş gibi görür. o an farkedersiniz, ilişkiler bir gün bitmeye mahkumdur. o karşınızdaki kadın ne kadar mükemmel olursa olsun, tüm alışkanlıklarınızın onunla beraber değiştiğini bir kenara koyup, üzülmeden nasıl ayrılabileceğinizi ya da ilişkinin can çekişen halini nasıl diriltebileceğinizi düşünür durursunuz.
o yarım saat önceki romantik halinizden eser yoktur. düşünmek istersiniz. yalnız kalıp, onun ağlayışlarını duymadan, sakince bir odaya kapanıp düşünmek istersiniz. o hep ağlar. gidip kocaman bir milka alıp üzerine kurdale bağlarsınız, sarılıp öper, çikolatasını verirsiniz, bi an mutlu olup gülümser, lakin pek uzun sürmeyecektir. o da bunun farkındadır. kötü düşünceler bir anda aklını ele geçirir, yine o kaybetme korkusu gelir ve başlar tekrar ağlamaya. kadın böyledir. siz onun dünyasına müdahale edemezsiniz. o sizin davranışlarınızı değerlendirip koskoca iki insanın dünyasını tersdüz eder. hem iyi eder, hem kötü eder.
amelie filminin soundtrackleri arasındaki en güzel şarkı. her versionu güzel. piano versiyonu da orkestra versiyonu da... ilk duyduğum gün çok mutlu olmuştum mükemmel bi şarkıyı daha müzik literatürüme kattığım için. iyi ki yapılmış, en iyi antidepresanım. tüylerim diken diken oldu.
insana nasa'da çalışıyormuş hissiyatı bahşeden ilaç. midedeki asitle savaşa girer. her daim galiptir. ülser, reflü, gastrit, alayına iyi gelir. tabi doktor tavsiye etmeden almayın yine de siz. biraz pahalı bi ilaç. velakin süper nimet. aç karna, sabahları atılırsa gün boyu rahat mideyle dolaştırır.
"türkiyede zaten var ki" denilemeyecek kampanya.
"türkiye'deki gelenek göreneklerimiz süperdir, hep sarılırız biz" falan deme artık. kimse kimseye selam vermiyor. birinin gözüne bakmamak için farklı noktalara bakıyosun. tanıdıklarınla bile karşılaşmamak için yol değiştiriyosun. yedik onu biz.
not: bu entry, diğer entrylere cevap verir nitelikte değildir. bir özeleştiridir.
"türkiye'deki gelenek göreneklerimiz süperdir, hep sarılırız biz" falan deme artık. kimse kimseye selam vermiyor. birinin gözüne bakmamak için farklı noktalara bakıyosun. tanıdıklarınla bile karşılaşmamak için yol değiştiriyosun. yedik onu biz.
not: bu entry, diğer entrylere cevap verir nitelikte değildir. bir özeleştiridir.
ring tone yapılası coldplay şarkısı. etraftaki hatunların zebillah gibi dikkatlerini çekersiniz. tabi bıyıklılılarının değil. onlar size yumuşak oğlan gözüyle bakarlar.
keşfetmek biraz zor olan yann tiersen şarkısı. amelie filminin soundtrackleri arasındadır. piyano bu kadar iyi kullanılabilirdi ancak dedirtir insana. çalması da bi hayli zevklidir.
muazzam bir zoe şarkısı. 2008 çıkışlı exitos pop albümündeki en güzel şarkı. ispanyolcayı bana sevdiren şarkı.
fsx'te grafik kartını kastırdıkça kastıran uçak. kanatlarının esnemesi bitiriyor beni. uçak tamamen doluyken indirmek çok dikkat istiyor.
londra'da sisli havada kalkış yaptıktan sonra yolculardan birisinin kalp krizi geçirip sizi geri dönmek zorunda bırakacak bir durum oluşturması çok acıklı. çok şükür ki ils var. allah onu yapandan razı olsun.
londra'da sisli havada kalkış yaptıktan sonra yolculardan birisinin kalp krizi geçirip sizi geri dönmek zorunda bırakacak bir durum oluşturması çok acıklı. çok şükür ki ils var. allah onu yapandan razı olsun.
hayatını okurken, monitöre çok uzun süre bakmaktan dolayı gözlerimi bir süre kullanamamama sebebiyet vermiş dahi.
dilekçe sonlarında bolca görülen kelime. arada bir yanlış kullanıldığı da görülür.
doğru kullanımı için;
dilekçenizi bulunduğunuz makamdan yüksek bir makama gönderiyorsanız "arz" düşük makama gönderiyorsanız "rica" edersiniz.
doğru kullanımı için;
dilekçenizi bulunduğunuz makamdan yüksek bir makama gönderiyorsanız "arz" düşük makama gönderiyorsanız "rica" edersiniz.
sütaş reklamlarında gördüğümüz, yeni nesil inek. zihinlerimize yapılan ağır bir darbe. anlamlandırmak gerçekten zor. sütü seven kamyoncu şarkısıyla beraber uçmaları da, değer yargılarımı sorgulamama neden oldu.